İnsanoğlu Kafası: Neden Böyleyiz?

Ne saçma bir hayat yaşıyoruz. Trump’ı tanımam. Onunla bir alıp veremediğim yok. Mecidiyeköy’den geçerken kulelerini görüyorum arada. Bir iki kez gezmişliğim de var. Girip çıkarken binasına bir terbiyesizliğim de olmadı. Benden, bizden ne istiyor olabilir Trump? Ama istiyor. Yapmazsan bileğini büküyor, canını yakıyor. Hep bir şeyler istiyor bizden. Dünyayı kuranlar böyle kurmuş biliyorum. Çünkü saçma bir hayat yaşıyoruz. Bir sürü yükler yüklemişler üstümüze. Tanımadığımız insanların kararlarıyla yaşıyor, onların keyfine göre ölüyoruz. Tanımadığımız insanlara özeniyoruz. Film yıldızları, şarkıcılar, futbolcular gibi gibi olmak istiyoruz.

Kim bu insanlar?

Akıllarından, kalplerinden ne geçer? Ama yeri geliyor onlar gibi ince olalım derken ilaçlar, diyetlerle, yediğimizi kusarak intihar ediyoruz. Çünkü miş gibi görünmek artık her şey. Çünkü herkes ünlü artık. Ünlü olmayanı dövüyorlar. Ünlü oyunculuktan, ünlü kebapçılığa kadar uzun bir yelpaze artık ünlülük. Ünlü ünlü yakınlığı var sonra, tek işi ünlüleri tanımak olan. Hatta ünlü hiçbir şeyciler var. Hiçbir şey yapmıyorlar ama ünlüler. Üretimsiz, emeksiz, tavırsız ünlü yığınları. Dışı cicili bicili içi boş kovuklar.

Peki insanlar bir kazaya bakar gibi sayfalarına baktıkları için her imtiyazı talep eden ünlülük bizim sağlık ocağında günde 50 hastaya şifa dağıtan mütevazi, nazik, zarif ama ünsüz doktorumuz Bengi Hanım’dan daha faydalı mı bize? Saçma bir düzen değil mi? Çünkü dünya saçma. Hep saçmaydı. İşte Amerikalı idol pop star genç kızlar dışişleri bakanlığı sırasında Suriye’yi karıştırıp yıllardır binlerce kadının tecavüzüne sebep Hillary ablalarını kadın özgürlük hareketi lideri görüp yan yana gelince gözyaşı döküyor. Hepimiz algı dünyamız içinde bize ezberletilenleri gerçek sanıyoruz. Ve basit çıkarımlarımızın insanlarıyız.

Ne Ergenekon’da ne şimdi haksız hapis yatanlar için bırak bir şey yapmayı hiçbir şey hissetmemiş bir kişi, hukuk karşısında kendisi haksızlığa uğradığında adalet nerede diye feryat edebiliyor. Adalet yanı başında ağlıyor nicedir ama sen duymak istemedin. Oradan boru hattı geçecek diye kırdırılan Myanmarlı Müslümanların canının hakkıyla ilgilenmeyip deposunu en ucuz benzine dolduran batı insanı, şehrinde bomba patlayınca bir anda dünya barışı hatırlıyor. Kimse birbirinden farklı değil yani anlayacağın. Ama her şey kelebek etkisi. Hep öyleydi.

Baba – Oğul

Yaptığım hataları düzelteceğim dedi, babam ölüm döşeğinde. Belki düzeltemeyeceğini bile bile. Belki son mirasını bırakmak için bana. O genç kafanla saçma ve mutsuz geçen yılların nedenini tekrar tekrar düşünürken sana uzatılmış son bir el gibi bir itiraf. Gitmeden önce son bir günah çıkarma.

“Hatalıydım oğlum.”

Üstüne söylenebilecek ne var ki? Babaların hatalarından evlatlar doğar. Hatalardan doğrular çıkaran ve hataları büyüterek tekrarlayan evlatlarız biz. Hangisi olacağına hep sen karar verirsin. Zaten başkalarına ve sana olacağına hep sen karar verirsin. Ya haksızlıklara gözünü kapayıp seni teğet geçeceklerini sanırken adalet sana da bir gün gerektiğinde utanmadan gözyaşı dökersin ya da çıkarını vicdanına yeğ tutmayıp kimseye ağlamadan hayatla onurunla mücadele edersin. Ve ancak o zaman düştüğünde yanı başında sana omuz veren birilerini bulabilirsin.

Neden öyleydin baba?

Neden böyle dünya?

Neden böyleyiz biz?

Neden daha cesur, daha akıllı, daha uyanık ve belki neden senin için daha iyi olamadım oğlum? Sen de soracak mısın bana bu soruları?

Dünya bencilliklerimizle başkalarına acı çektirirken başkalarının bencilliklerinden acı çektiğimiz bir yer. Babalardan oğullara, annelerden kızlara miras bir lanet bu kör nefsimiz. Ne saçma yaşamlar bizimki? Tanrı’nın yarattığı dünya yaşaman için toprak, su ve hava ve meşe palamudu, menekşeler, türlü bulutlar, fırtınalar ve yağmur sonrası gökkuşakları, antiloplar, inekler, baykuşlar, balinalar ve kediler. İnsanın yarattığı alemse savaşlar, toplu katliamlar, soykırımlar, seni soyan faiz, banka komisyonu, kur farkı, borsalar dediğin aslında var olmayan ve modern köleler gibi yaşamana sebep olan para mefhumu.

Leylek resimleri
Leylek resimleri

Dünyanın bütün leylekleri yakın zamanda boğazdan geçti. Göremezdik çünkü o esnada İstanbul ormanlarına rezidans dikmekle meşguldük. Hep korkunç şeyler meşgulüz. Aynı Tanrı’nın farklı zamanlarda kelamını ilettiği farklı elçilerinin çocukları yine aynı Tanrı öyle istiyor deyip birbirini öldürüyor binlerce yıldır. Müslüman’ın da Hristiyan’ın da Musevi’nin de Allah’ı bir ama güya o Allah adına birbirlerini katlediyorlar. Bir milletin diğerinden üstün olduğu fikrini reddediyorum. Tanrı’yı arama yollarından birinin diğerinden mukaddes olduğu iddiasını reddediyorum. İnancın inançsızlığın özgürlüğüne karşı ceberutluğunu reddediyorum. İnançsızlığın inanca karşı alaycı olma kibrini reddediyorum. İnsanoğlunun dünyanın diğer canlılarından kıymetli olduğu düşüncesini reddediyorum.

Ve baba gitmeden hiçbir hatanı düzeltemedin ama giderayak bana herkesin hata yapabileceğini ve önemli olanın hatadan çok geç kalmadan, henüz fırsatın varken dönmek olduğunu öğretmiş oldun. Ve oğlum şimdiden bildiğim ve bilmediğim bütün hatalarım için özür dilerim.

Ev yolu. Arabayı sağa çektim ve yazıyı bitirdim. Ben kuş sesleri istiyorum duyduğum tek şeyse moloz kamyonları. Bizim ihtiyacımız akıllı telefonlar, marka ayakkabılar, ünlülerin dedikoduları değil, biraz romantizm. Kalbimizi yumuşatacak sözler sadece. Biraz flört edin yüreğimizle. Haydi çapkınca gülümseyin çiçeklere. Hayat zaten her zaman istediğimizi vermez. Felaketler hep vardır ve bir kuralı yoktur felaketlerin. Sen yine de aşka, sevgiye ve hayallerine sıkı sıkı sarıl çocuğum. Boğazdan geçen leyleklerde olsun gözün.

Kaynak: Kerimcan Kamal - Kafa Dergisi Sayı:39
Tartışmaya katılın