Korona Virüs nedeniyle uzun süredir mümkün olduğunca evimizden çıkmamaya çalışıyorduk. Çünkü tüm dünyaya yayılan bu virüse engel olmak için temassız bir yaşam sürmemiz gerekiyor. Eğer biraz duyarlı biriyseniz Covid19 tanılı bu virüse karşı yapılması gerekenleri öğrenmişsinizdir. Gerçi bir çok şeyi biliyor ama uygulamıyoruz. Örneğin, adalet gibi de neyse. Gelelim konumuza.
Korona Virüsle yatıp kalktığımız şu günlerde devletimiz önce 65 yaş üstü vatandaşlara daha sonra da 20 yaş altı gençlerimize sokağa çıkma yasağı ilan etti. Buraya kadar önlem açısından gayet doğru uygulamalardı. Ancak bir gece yine doğru olacağını düşündüğümüz bir uygulama olan herkes için geçerli sokağa çıkma yasağını mantık dışı bir şekilde uygulamaya koydu.
Saat 22:00’da yapılan duyuru ile saat 24:00’dan itibaren 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu yasak Büyükşehir statüsündeki şehirler ve Zonguldak için geçerliydi. Yani özetle insanlara “2 saatiniz var, 2 gün evden çıkamayacaksınız” denildi. “Virüste neymiş bana bir şey olmaz, ölüm Allah’ın emri” zihniyetinin çoğunlukta olduğu bir toplumu böyle bir durumla baş başa bırakırsan sonucu da ne yazık ki kaçınılmaz olur.
Ki öyle de oldu. Yaklaşık 1 ayı aşkın süredir sarf edilen tüm emekler boşa gitti. Özellikle de sağlık çalışanlarının emekleri diyelim. Çünkü onlar çalışırken biz Netflix’te ne izlesek, tuvalet kağıdıyla kime meydan okusak diye düşünüyorduk. Yasak açıklanır açıklanmaz marketlerde iç içe upuzun kuyruklar oldu. Yetmedi her zaman ki gibi paylaşamadık ve insanlarımız ölümüne kavga bile ettiler. Meğer virüsten değil açlıktan korkuyormuşuz. İbn Haldun’un dediği gibi “Kıtlık zamanında insanları öldüren şey açlık değil, fazlaca alıştıkları tokluktur”.
İş Bilmezlikle 2 Saatte Çöp Olan Emekler
Hızlı karar almanın bazı avantajları olabilir -ki henüz pek göremedik- ama en büyük dezavantajı, hızlı alınsın diye kararlar etraflıca düşünülüp tartışılmadan alınıyor. Haftalardır zaruri ihtiyaçlar haricinde evden çıkmamaya bin bir özen gösterilirken; bebeği, yaşlısı, hastası olan insanların panik halinde fırınlara ve marketlere koşmalarına neden oldular. 80 milyonluk ülkeyi hastalıktan korumak isterken karar hızlı alındığı için hastalığı daha da yayabiliyorsunuz.
Her şeyi bildiğini düşünen, hakkında karar alınan insanların hiçbir değeri olmadığını içselleştirmiş 5 kişi ne isterlerse onu yapıyorlar, 80 milyon tane insan da onlara uymak zorunda kalıyorlar. Şimdiye kadar alınan kararlarda bilgi girişi eksikliği ve paydaşlara danışma eksikliğinden kaynaklanan eksiklikler, beceriksizlikler baskın medya gücüyle gözden kaçırılabiliyordu. Fakat, krizlerde alınan kararların neticeleri direkt sonuç verdiğinden üzerini örtecek zaman kalmıyor. Tabi bir de bu yanlışları bilinçli olarak kapatmaya çalışan paralı troller var. Gerçi bu olayda daha yeni organize olabildiler. “Kavga videolarını kaldıralım, devletimizi dünyaya rezil etmeyelim” diyorlar.
Son olarak bu 2 saatlik sürede marketlerde fırınlarda kendine sıra bulan, bencillik yaparak sadece kendini düşünenlere “The Platform” filminden bir alıntı yaparak yazımı tamamlamak istiyorum.
“Herkes ihtiyacı kadarını alsaydı bu yemek herkese yeterdi…”